Bölüm 3 - Kimliksiz

Savaşın Bedeni - Bölüm 3: Kimliksiz


İvan, kapının önündeki muhafızlara otoriterce baktı. Muhafızlar başlarını eğip selam verdiler.

"Genç efendiyi selamlıyorum..."

İvan cevap vermeden muhafızların açtığı kapıdan içeri girdi.

İçeride uzun bir masa ve 19 kadar insan vardı. On tanesi Şehir lordunun kıdemlileri, dokuz tanesi ise Deen klanı lideri Derek'in kıdemlileriydi. İvan kısa bir bakışla Şehir lordunun sol tarafında oturan 16 yaşlarındaki çocuğuna baktı. Bu çocuk, 3. Seviyedeydi.

Masanın diğer ucunda oturanları Derek'in yanına gitti ve sol tarafındaki sandalyeyi çekip oturdu. Kişiler şimdi eşitlenmişti.

Şehir lordu sessizliği bozmak için konuştu. "Genç İvan, şövalye çırağı ünvanını almışsınız sizi tebrik ederim." Normalde yöneticisi olduğu şehirdeki bir klanla saygılı konuşmasına gerek yoktu fakat Deen klanı lideri gelenekler yüzünden burada kalıyordu. Deen klanın hakim olduğu bir şehir vardı ve orayı Derek'in küçük kardeşi Erak yönetiyordu. Gelenekler klan liderinin klanın kurulduğu yerde kalmasını emrettiği için Derek'in yapacak bir şeyi yoktu. Deen klanı, bir krallıkla bile savaşabilecek güce sahipti. Bu halleri tarihlerinin en güçsüz zamanlarından biriydi ve bu klanın eski gücünü açıkça ortaya koyuyordu. Bu yüzden şehir lordu, klan varisi ile saygılı konuşmalıydı.

"Sağolun, sizin övgünüzü almak benim için bir onurdur." İvan'ın sözleri nazik olsada şehir lordunun kötü ününden dolayı ona karşı sempati sahibi değildi. Bu adam, güçsüzleri ezen, Deen klanı gibi güçlere başını eğen birisiydi.

Derek kötü havayı sezdikten sonra oğluna ters bir bakış attıktan sonra şehir lorduna döndü. Şehir lordunun oğlunun kaşları çatılmış, basit bir klan nasıl onlarla böyle konuşabilirdi?

"Ticari anlaşmada anlaştığımıza göre sohbet edebiliriz ha Daniel?" dedi Derek.

Şehir lordu Daniel keyifsizce başını salladı. "Oğlum Mas üç gün önce 3. Seviyeye girdi."

Mas konu kendine gelince şaşırmış, bir o kadarda gururlanmıştı."Bu kolay olmasada benim için sorun değil. Yani, sizin gibiler benim gibi bir dahiyi pek sık göremez." Şehir lordunun gözleri kocaman açılırken Derek'in oğlunu umursamaması için dua ediyordu. Konuyu değiştirmek için çabaladı.

"Genç İvan, 12 yaşında 1. Seviyeye girmişsin. Deen klanının varisindende daha azı beklenemezdi."

Çabaları işe yaramamıştı. Deen klanı kıdemlileri zayıf bir şehrin lordunun oğlunun, kendilerini küçümsemesinden öfkelenmişlerdi.

Derek bir kez daha konuya el attı."Evet İvan ile gurur duyuyorum. Umarım kibri onu ele geçirmez."

Liderlerinin attığı laf kıdemlileri sakinleştirmiş ve neşelendirmişti. Öte yandan diğerleri öfkelerini belli etmemeye çalışıyordu.

"Gerçekten yetenekli bir genç, kılıç konusunda iyi olduğunu duydum." babasını duyan Mas kendisini değilde zayıf bir klanın veledini övmesinden memnun kalmamıştı.

"O zaman ona meydan okuyorum." Şehir lordu neredeyse sandalyeden düşecekti. Oğlunun İvan'ı yenebileceğini biliyordu çünkü ondan 2 seviye yukarıdaydı. Fakat bir kaç sene sonra bugünü hatırlar ve intikam almak isterse onu durduramayabilirlerdi.

Tam itiraz edecektiki İvan ondan önce davrandı.

"Kabul ediyorum."

Derek İvan'a sert bir bakış attıktan sonra Daniel'e döndü.

"Bu ne demek oluyor? Biz dostça bir yemek planlarken siz saldırgan davranışlarda bulunuyorsunuz. Şehir lordu kavga mı çıkarmak istiyor?!" dedi Derek.

Daniel konuşamadan İvan araya girdi. "Baba bana meydan okundu ve ben bundan kaçamam. Bu, klanları aşıp kişisel bir hale geldi. Ben kabul ediyorum."

Derek, sert bir tavırla konuştu. "İzin veriyorum, " dedi sesli bir şekilde ve İvan'ın kulağına eğilip fısıldadı. "fakat sonra ceza alacaksın."

İvan cezayı umursamadı. Mas'a döndü. "Avluda," dedi netçe.

Mas küçümserce İvan'a baktı ve başıyla onayladı.

Avluda klan hizmetçileri, kıdemliler ve kahyalar haricinde Derek, Eva ve Şehir lordu Daniel vardı. Eva endişeli gözlerle oğluna bakarken Derek büyük hasar almamasını umuyordu.

İvan ve Mas'ın kılıçları ortada birleşince düello başlamıştı. İvan kazanamayacağının bilincindeydi çünkü karşısındaki kendisinden iki seviye yüksekti ve dört yaş daha büyük birisiydi. Hatrı sayılır bir hasar bıraksa kazanmış kadar iyi olurdu.

Mas bu düello ne kadar uzarsa karşısındaki çocuğun övüleceğinin farkındaydı. İşi bitirmek için kılıcını yukarıdan sallayınca İvan çevik bir hareketle sıyrıldı.

İvan çocuğun kılıcını gereğinden fazla sıkıca tuttuğunu görmüştü. Bu onun kılıçta o kadar iyi olmadığını gösterirdi çünkü bu hareket hem savurma hasarını düşürüyor, hemde hareket kabiliyetini ve savunma yapma şansını düşürüyordu.

Rakibi kılıcını çekerken şansını kaçırmamak için hızlıca kılıcını savurdu. Mas, saldırıyı bloke edince İvan'ın bileğinden dirseğine kadar kolu tamamen uyuşmuştu.

İvan, Leonardo'dan kılıç eğitimi aldığı için bir kez daha şükretmişti. Eğer eğitim almasa uyuşan kolundaki kılıç metrelerce uçardı ve Mas'ın karşısına silahsız çıkardı.

İvan sağ kolunun uyuşması nedeniyle kılıcı hızlıca sol eline aldı ve Mas'ın ardı ardına gelen kılıç darbelerini engellemeye çalıştı. Mas İvan'ın sağ tarafının etkisiz hale geldiğini anlayınca saldırılarını arka arkaya oraya doğru yapıyordu.

İvan yorulmaya başlamıştı. Sağ eli hala uyuşuktu ve yatkın olmadığı sol eli ile 3. Seviye birinin hızlı saldırılarına karşılık vermekte çok zorlanıyordu.

Çaresizce saldırıları engellerken İvan'ın sağ taraftan bir açıklık verdiğini gördü. Şuana kadar ona saldırı fırsatı vermemiş ve zayıf tarafını korumuştu fakat şimdiki hamlesi direk bitirmek için olmuştu. İvan, Mas'ın verdiği açıklığı değerlendirecekse Mas'ın saldırısını engelleyemezdi. Hızlı bir karar verdi.

Mas'ın saldırısının ciddi bir hasar verdiğini sağ tarafında hissettiği acıyla anlamıştı. Sıcak kan yere dökülürken bir adım sola kaçtı ve seviyesinden beklenmeyecek bir hızda ileri koşarken çapraz tuttuğu kılıçla Mas'ın sağ bacağını özellikle baldırını büyük bir hasar verecek şekilde kesti.

Mas acıyla bağırırken İvan karnındaki acı için çığlık atmamak için kendini zor tutuyordu. Karamsarlığa düşmemek için yarasına bakmak istemedi.

Mas öfkeyke İvan'a dönerken kendini küçük düşürülmüş hissediyordu. Kendinden iki seviye güçsüz bir çocuktan hasar almıştı.

"Güç kesiği." dedi Mas ve kılıcını havaya kaldırıp metrelerce ötedeki İvan'a bakıp havaya salladı.

İvan Mas'ın bir savaşçı tekniğini kullandığını anlamıştı. Kendisi hiç teknik bilmiyordu çünkü en basit savaşçı teknikleri için bile  3. Seviye gerekliliğini sağlamak lazımdı.

İvan ne yapacağını bilemeden Mas'ın kılıcı ile havayı kesmesiyle üzerine gelen hilal şeklindeki saldırıya baktı.

Teknik İvan'a gelince İvan bir umutla 2. Seviye enerjisi ile kendine bir enerji kalkanı oluşturdu.

Herkes onun seviyesini görmüştü ama o an kimse bunun garipliğini görmemişti.

Enerji kalkanı tekniğin gücünün birazını azaltsada Saldırı çaresiz kalmış İvan'a vurmuştu.

İvan uçarak duvara vurunca acıyla inledi. Şuan canı hiç olmadığı kadar yanıyordu.

Annesi Eva'nın korku dolu çığlığını duyunca gözlerini açmaya zorladı.

Mas yalpalayarak ona doğru geliyordu. Yüzünde hem yorgun hemde öfkeli bir ifade vardı. Durduğu yerde kanlar birikmişti, İvan, Mas'a düşündüğünden daha büyük bir zarar verdiğini anladı.

Mas İvan'a sert bir bakış attıktan sonra sağ elini yumruk yapıp geri çekti.

İvan engellemeye çalışsada hareket edemeyecek kadar yorulmuştu. Kolunu biraz kaldırmayı başardığı zaman Mas'ın yumruğu suratına çarptı ve gözleri kapanmaya başladı.

Başı sağ yana doğru yatık duruyordu. Gözleri kapanırken avludaki taşlık zeminin üzerinde bir çarpma sesi duyduktan sonra bilincini kaybetti.

İvan göremesede Mas çok büyük bir yara almıştı ve İvan'a attığı yumruktan hemen sonra bilinçsizce yere yığılmıştı.

......

İvan gözlerini açtığında karşısında bir klan doktoru ve onun yanında klanın başsimyacısını görmüştü. İkisi tartışırken sağ tarafta duran sıradan genç bir klan hizmetçisini gördü. İri siyah gözleri ile İvan'a dikkatlice bakmış ve heyecanla. iki adama bağırmıştı.

"Genç efendi kendine geldi."

İvan ne olduğunu anlamadan doktor ve simyacı ona doğru yaklaşmış ve klan hizmetçisi genç kızdan bir kaç ilaç getirmelerini istemişti.

"Genç efendi İvan, iyi misiniz?" diye sordu doktor.

İvan zorlukla başını hayır anlamında salladıktan sonra doktor rahatlamışça konuştu.

"Yaralarınız çok ciddi değil, yarın akşama kadar yürüyebilecek duruma gelirsiniz ve 2 gün sonra eski halinize döneceğinize eminim."

İvan boş gözlerle doktora bakarken içeri az önceki genç kız girdi. Elinde su dolu bir bardak ve bir hap vardı.

Baş simyacı bardağı ve hapı eline alırken İvan'a açıkladı.

"Genç efendi bu hap yenileme hapıdır. Eğer bunu alırsanız çok daha hızlı iyileşeceksiniz."

İvan yatakta doğruldu ve zorlukla su dolu bardağı ve hapı vardı. Hapı ağzına attıktan sonra suyu içti ve hapı yuttu. Bardağı kenara bırakırken baş simyacı ve doktor selam verip odadan çıktı. Aynı anda İvan'ın ustası Leonardo içeri girdi.

İvan onu görünce büyük bir utanç duydu ve kendini açıklamaya çalıştı. "Usta elimden gelen her şeyi yaptım, sizi utandırdığım için özür dilerim."

Leonardo komik bir şey söylemiş gibi kahkaha attı. "Seninle gurur duyuyorum evlat, o velet senden iki seviye üstündü ve yaşça büyüktü. Ayrıca yenilmedin çünkü sana attığı yumruktan sonra kendiside bayıldı. Maç berabere ilan edildi ve bu senin galibiyetin sayılır, o veletin bir süre utancından saraydan çıkamayacağına eminim. Şunu bilki Derek ve annen seninle gurur duyuyor. Yaptığın kılıç hareketi çok ustacaydı seninle gurur duydum."

İvan rahatlamış bir şekilde derin bir nefes verdikten sonra Leonardo'ya baktı.

"Usta antremanlara başladığımız zaman daha sıkı çalışacağım ve intikamımı alacağım."

Leonardo gülümsedi. "Evlat ben iki aylığına başkente gidiyorum, geri döndüğümde antremanlarımızı oldukça değiştireceğiz."

İvan'ın yüzü düşerken merakla Leonardo'ya sordu. "Usta yeni antreman şekli nasıl olacak?"

Leonardo'nun yüzünde tanıdık bir sırıtış oluştu. İvan bu sırıtışı iyi biliyordu çünkü ne zaman zor bir antremana başlayacak olsalar Leonardo böyle sırıtıyordu. Bu antremanlarda İvan ya yorgunluktan bayılıyor yada vücudunun ağrısından tüm gece uyuyamıyordu.

"Şu ana kadar sadece avluda benimle savaştın ve savaş tecrüben neredeyse hiç yok. Seninle büyü dağlarına çıkıp büyülü canavarları avlayacağız. Hem gerçek savaşın uçuk efsanelerdeki gibi asil olmadığını öğreneceksin hemde gerçek savaş tecrübesi kazanıp öldürme fikrine alışacaksın. Bu arada toprak, buradaki yatağın kadar rahat değildir."

İvan heyecanlanmıştı. Büyü dağlarında ilk defa engelleme olmaksızın heyecan yaşayabilecekti. Tabiki Leonardo onu tehlikeye atmazdı ama yinede büyülü canavarlarla savaşacaklardı.

Leonardo İvan'ın dinlenmesi için odadan çıktıktan sonra İvan bir kaç dakika içinde uykuya dalmıştı.