Savaşın Bedeni - Bölüm 2: Bir Olma Sanatı
İvan şehrin içinde dolaşırken sıradan bir simya dükkanına girdi. Dükkana girdiği an şifalı bitki kokusunu almıştı. Bu koku, oldukça rahatlatıcıydı.
Dükkanın sahibi İvan'a baktı.
"Ne istiyorsun çocuk?"
Korumalar ve Cyles sinirlenip kaşlarını çatsada İvan umursamadan etrafı incelemeye devam etti.
"100 gram Yıldız çiceği özü istiyorum." adam kaşlarını çatmıştı. 1 kilo yıldız çiceği özü 15 altındı. 100 gram ise 1 altın 50 gümüşe denk geliyordu. Bu çocuğun bir ailenin 3 aylık gelirini ödemesi olası değildi.
"Benimle dalga geçme çocuk!" dedi adam sertçe.
İvan başıyla Cyles'e işaret edince Cyles 2 altını masaya koydu.
Gözleri kocaman açılan adam hızlıca özü topladı ve tekrar tekrar özür dileyerek bir şişe özü İvan'a uzattı.
Tam kapıdan çıkacaklarken adamın sesini duydular.
"Efendim önemli değilse yıldız çiceği özü ile ne yapacağınızı söyler misiniz?"
İvan, "Sönük kulak hapı yapacağım." dedi.
Adam bir simyacı olmasada sönük kulak hapını biliyordu. Bu hap çok basit bir haptı ve en acemi simyacılar bile kusursuz olarak yapabilirdi. Öte yandan bu hapta yıldız çiceği özü kullanılmazdı.
Cyles şaşkınca İvan'a bakıyordu. Onun simya ile hiç bir alakası yoktu ama o bile sönük kulak hapının basitliğini biliyordu. Simyacı olmayan biri bile yapabilirdi çünkü tarifi halka açık olan bir kaç haptan biriydi. Genelde şiddetli baş ağrısı yaşayanlar bu hapı alır ve duyularını zayıflatıp ağrıdan kurtulurlardı. Yan etkisi yoktu ve kısa süreli bir haptı.
Klan malikanesine girince İvan odasına yürürken bir anda sırtına dokunan bir elle irkildi. Kılıç eğitimleri sayesinde refleksleri üst düzeydi. Bir anda ileriye atıldı ve arkasını dönüp savunma pozisyonuna geçti. Karşısındaki kişiyi görünce gülümsemesi yüzüne yayılmıştı.
"Vayy, Hızlı refleksler." diye takdir etti karşısındaki kişi.
"Abla, özür dilerim..." İvan mürekkep renkli uzun saçları olan ablası Lae'ye baktı. Şehirde pek çok aşığı vardı ama o 21 yaşına gelmesine rağmen hiç birini kabul etmiyordu.
"Nasılsın? Şövalye çırağı ünvanını aldığını duyunca kutlamaya geldim." Lae, 5. Seviyede güçlü bir savaşçıydı. Mızrak kullanma konusunda usta birisiydi ve Deen klanının en genç mızrak ustasıydı.
"Sağol, ne zaman geldin?"
"Bir saat kadar önce, yarın döneceğim." Lae, üç yıldır sınır karakolunda tecrübe kazanmak için komutanlık yapıyordu ve iki yıl sonra görevi bitecekti. O zaman Deen klanı ordusunda bir general olması bekleniyordu.
"Çok erken..." İvan hayal kırıklığı ile söylemişti.
Lae güzel gözlerini kırpıştırdı ve elini İvan'ın omzuna koydu. "Ben de daha fazla kalmak isterdim ama karakoldan ancak bu kadar izin alabildim. Yüksek rütbeli bir görevli olarak izin alabilmem bile bir mucizeydi." diye söyledi.
"Çok çalışkansın, açıkçası sana yetişememekten korkuyorum..." İvan mahcup bir şekilde söyledi.
"On iki yaşında şovalye çırağı rütbesine eriştin ve bana yetişememekten mi korkuyorsun? Benim yaşıma geldiğinde bölgenin en güçlü kişisi olacağına adım kadar eminim." dedi Lae dürüst bir şekilde. Klanın en önemli karakolunda görev yapıyordu ve diğer yüksek rütbeli askerler arasında İvan'ın övüldüğünü pek çok kez duymuştu.
İvan onun övgülerinden dolayı utanmıştı, "O zaman yemekte görüşürüz." dedi ve ablası başını sallayıp gidince İvan'da odasına girdi.
Odasındaki masada dört tane Sönük kulak hapı duruyordu. Gitmeden önce Deen klanı başsimyacısından istemişti ve şuan kullanıma hazırdılar.
Bir hapı eline alıp yan masaya koydu. Bir işaret parmağı uzunluğunda olan bu haplar beyaz renkliydi.
Hapı bir sopa ile ezmeye başladı. Hap Doğa enerjisi ile güçlendirilmiş vuruşlara dayanamamış ve un ufak olmuştu. Haptan geriye kalan tozları eli ile Yıldız çiçeği özü ile dolu şişeye attı. Şişeyi bir kaç dakika salladıktan sonra diğer haplarıda ezip şişeye koydu.
Şişe parlamaya başlayınca masaya koyup değişimleri izlemeye başladı. İlk bir dakika şişe sadece parıldamış sonra tam 5 dakika üzerine toplanan doğa enerjisi yüzünden şişe bir kaç santimetre hareket etmişti. İvan doğa enerjisinin şişeye toplandığını hissedince başarılı olduğu için kendisiyle gurur duymuştu.
Şişeyi eline aldı ve zihnini boşaltmak için bir kaç kere derin derin nefes alıp verdi. Şişeyi ağzına dikince ilk bir dakika bir şey olmasada hemen sonra hissizleşmeye başladığını hissediyordu.
Hemen meditasyon pozisyonuna geçtikten sonra üzerine yoğun şekilde gelen Doğa enerjisini hissedebiliyordu. Enerji merkezi iki kat hızlı dolmuştu. Bu büyük bir keşifti ve eğer satılacak olsa büyük gelir elde edilirdi. Ne yazık ki İvan bu tarifi paylaşmaya istekli değildi.
Her hap damarlara zarar verirdi ve kullanıcının potansiyelini azaltırdı. Sönük kulak hapı, yan etkisi bulunmayan mucizevi br haptı ama kimse gözlerinin önündeki bu gerçeği görememişti.
İvan'ın yaptığı hap, kullanıcıyı hiç etkilemeden gelişmesine yardımcı oluyordu. Fakat her kullanışta etkisi azalıyordu çünkü vücut bu hapın etkisine karşı bağışıklık kazanıyordu.
İvan meditasyondan sonra 2. Seviyeye bir atılım yapabileceğini hissediyordu ve bir yanı hemen babasını gururlandırmak istiyordu. İvan enerji merkezindeki kasılmadan dolayı ayakta durmakta zorlandığı için eli ile masaya tutundu. "Daha değil." dedi dişlerinin arasından.
Atılım yapmayınca tüm doğa enerjisi, enerji merkezini doldurmuştu. Vücudunu tekrar kontrol edebildiğinde kendini yatağa fırlattı İvan.
Bir kaç dakika hareket etmeden öylece yattı. Nefes alışverişi normale dönünce içten bir kahkaha attı. "Mükemmel!"
Yeni hapının olduğu şişeyi eline aldı. Şişenin içinde hala yarısından fazlası duruyordu. "Bu hapın adı yenilenen enerji!" diyerek isim verdi.
Hapı aldığı gibi dışarıya çıkmış ve bir klan hizmetlisine yüksek sıcaklıkta su hazırlamasını istemişti.
Tekrar odaya girince hapı bir çekmeceye atıp raflardan bir kitap seçti ve yatağa uzandı.
Kitabın adı 'Bir olma sanatı' idi. İlk sayfada yazarın Akhan Altman adlı birisi olduğunu ve basit açıklamalar yazıyordu. İvan sonraki sayfaları tüm dikkatiyle okudu.
'Bir olmak biz olmak demektir. Eğer kullanıcının ruhunda biz olmak duygusu yoksa asla bu sanatta ilerleyemez.
Doğa enerjisi, tanrının insanlara verdiği kadim bir sanat ve güçtür. O güç damarlarımızda dolaştığı andan beri biz artık eskisi olmayız. Bu enerji sıradan insanlarla bizi ayıran kapıdır. Bir olmak için önce doğa enerjisinin tarihini ve gücünü anlamak gerekir. Bir olmak için önce doğa enerjisini anlamak gerekir.
Doğa enerjisi, doğadan damarlarımıza taşıdığımız enerjidir. Doğa enerjisi kullanılarak yapılan herhangi bir hareketten sonra bu enerji yok olmaz. Doğa enerjisi asla yok olmayan ilahi bir enerjidir çünkü tanrının mükemmelliğini ve tutulamaz oluşunu temsil eder. Doğa enerjisi her boyutta, her krallıkta, her şehirde, her ormanda bulunur. Bazı yerlerde hissedilemeyecek kadar seyrek olsa bile bulunur. Bu durumda kainatın hakimi kimdir? Biz insanlar zekamızla övünürüz. Oysa büyülü canavarlar güçlendikçe insanlardan zeki olabilirler. Bu durumda insanada büyülü canavar denilebilir mi? Öte yandan Doğa enerjisi tanrıyı temsil eder ve kainatın her karışına hakimdir. Doğa enerjisi bize yardımcı olan, karşılığında ruhumuzu emen bir güçtür. Bu hediye, hem tanrısal bir hediye, hemde en büyük lanetimizdir.
Eğer onu engelleyebilirsek bizi karşılıksız güçlendirebilir. Ben tüm hayatım boyunca bu yolu aradım. İlk adımı attıktan sonra yolun adımlarla ölçülemeyecek kadar uzun olduğunu gördüm. Doğa enerjisi bizim kiralık olarak bedenimizde tuttuğumuz bir enerjidir. Onu hissederek, onu anlayarak üstünde hakim olmamız gerekir. Düşün, doğa enerjisini tutmanın yollarını düşün. Doğa enerjisinin içini düşün.
Eğer bu kitabı okuyorsan ben başarısız olmuşum demektir.'
İvan diğer sayfalara bakmaya ihtiyaç duymadan kitabı kapatıp kapağını incelemeye başladı. Kapakta, bir yol ve onun içinde doğa enerjisi simgelenmişti. İvan bir kaç dakika duvarı inceledikten sonra soğuk havayı içine çekti.
"Doğa enerjisi göründüğünden çok daha esrarengiz. Doğa enerjisinin bizden bir şey alması zaten gerekiyor çünkü güçlenmek için bedel ödemek gerekir. Bu ruhumuz olsa bile." Gözlerini yere sabitlerken dalgınca devam etti. "Bir köle bir efendiden bir şey isteyemez. Doğa enerjisinin üzerinde hakimiyet kurma kısmını şimdi anlıyorum. Onu kendimize bağlamamız ve gitmesini engellememiz gerekiyor. Peki ama bunu nasıl yapacağım?" İvan tüm düşüncelerini bir noktaya toplamak üzereyken kapının bir kaç kez tıklanması ve bir hizmetçinin odaya girmesi ile dikkati dağıldı.
"Genç efendi banyonuz hazır." Güzel hizmetçi kızın sesi, İvan'a ulaştığında İvan sinirle burnundan soludu.
"Tamam sen çık!" Kız İvan'ın ona neden kızdığını anlamasada kapıyı korkuyla kapatıp uzaklaştı.
İvan çekmeceden aldığı yenilenen enerji hapını cübbesinin iç cebine yerleştirip odadan çıktı.
Banyo odasına girdiği an sıcaklığı anında hissetmişti. Cübbesinden iksiri çıkartıp kenara koydu ve üzerindekileri çıkardı. Parmağını suya sokunca oldukça kaynar olduğunu anlamıştı.
Suya alıştıktan sonra iksiri alıp içti. Suyun içinde meditasyona geçmeye çalıştı. Suyun verdiği rahatlıkla direk geçmişti.
Alışa bile yüksek ısı acı veriyordu fakat dayanmak zorundaydı, çünkü iksir sayesinde yoğunlaşmış doğa enerjisi suda çok daha yoğunlaşıyordu çünkü doğa enerjisinin içinde tanrının gözyaşı olarak bilinen kadim su vardı.
Enerji damarlarında doğa enerjisi dört kat daha fazla hareket ediyordu. Doğa enerjisinin hiç uğramadığı damarları doğa enerjisi ile pislikten arınmış ve enerji çekebilir hale gelmişti. Dört kat fazla olan enerji, damarlarını genişletmişti. Tüm enerji bir anda enerji merkezine dolunca İvan bir kaç saniye hareket edememişti.
Bu sırada ciğerleri oksijen almak için yanıp tutuşuyordu. Beyni onu kandırmaya çalışıyordu. 'Bir dene!' Diyordu. "Bence suda nefes alabilirsin."
Enerji merkezindeki doğa enerjisi ile birlikte bir kez daha tanıdık ferahlama hissi vücudunu sarmıştı. Bu sefer 2. Seviyeye geçmek için kendini engelleyemezdi çünkü bunu yaparsa en iyi ihtimalle sakat kalırdı ve ömrünün geri kalanında yürüyemezdi. En kötü ihtimal ise ölümdü.
Kendini zorlamayı bıraktığı an tüm vücudu ferahlamış ve bedeni bir saniye kadar beyaz bir ışıkla parlamıştı.
Ciğerlerine temiz havayı çektiği an bulutları basamak olarak kullanıp cennete çıkmış kadar rahat ve mutlu hissediyordu.
Bir kaç dakika görüşünün normale dönmesini, enerji merkezinin ikinci seviyeye geçtiği için kasılmasının durmasını beklediği için uzanmıştı.
Sudan çıktıktan sonra bakır tasla iyice temizlendi ve hizmetçilerin getirdiği temiz kıyafetleri üzerine giyip dışarı çıktı.
2. Seviyeye geçmek için tüm doğa enerjisini kullanmıştı ve şuan enerji merkezi bomboştu. Bu oldukça güvensiz ve kötü bir his olduğu için derin derin nefes aldı ve doğa enerjisini çekmeye çalıştı.
10 dakika doğa enerjisini nefes alarak çeksede enerji merkezi neredeyse hiç dolmamıştı. Yinede içindeki güvensizlik hissinden kurtulduğu için önemli değildi.
Şimdi, ailesine 2. Seviyeye geçtiğini haber vermeliydi. Fakat en az 1 sene sonra geçmesi gereken seviyeye nasıl geçtiğini ailesi merak edecekti. Bunun için düşünmeye başladı İvan.